eSpor konusunda yüzeysel bir yorum yapmadan biraz dijital oyun dünyasının gelişimine bakmakta fayda var.
PC, konsol ya da mobil platformlarında olsun her zaman oynanacak binlerce oyun alternatifimiz oldu. Oyuncular da tabii ki birçok oyunu denemekten keyif alıyorlar. Fakat diğer taraftan her bir oyuncunun sürekli oynadığı, yeteneklerini geliştirdiği ve rakiplerine becerileri ile fark yarattığı birkaç oyun da mutlaka vardır.
Bunu yaratabilmeniz için çok çalışmanız, antrenman yapmanız gereklidir. Aynen basketbol ya da masa tenisi gibi herhangi bir sporda olduğu gibi dijital oyunlarda da uzmanlaşmak, becerileriniz ile fark yaratmak istiyorsanız uzun süre antrenman ve strateji şart.
15-20 yıl önceye dönersek aslında bugünkü eSpor’un temelleri Magic The Gathering isimli kart oyunuyla atılmıştı. Bugün benim yaşımda ve bu sektörde olan kişilerin çoğu ile dostluğumuz Magic oynadığımız dönemlerden gelir. Magic’te temellerin atılmasının nedeni, düzenli ve organize turnuva sistemi ile birlikte oyunun antrenman yaparak becerilerini geliştirenleri ödüllendirecek şekilde dizayn edilmiş olmasıydı. Bir sonraki turnuvaya hazırlık için sadece oyunu oynamak yeterli olmuyor, karşınıza gelebilecek rakiplerin hangi destelerle oynayabileceğini araştırmanız, trendi iyi analiz etmeniz ve bu trende göre olası rakip eşleşmelerde nasıl oynamanız gerektiğini çalışmanız gerekiyordu. O yüzden doğal olarak takımlar oluşuyor ve bu takımlar olası eşleşmeleri çalışmak için evlerde ya da cafelerde bir araya gelerek antrenman yapıyordu.
15 yıl önceden günümüze geldiğimizde de aynı kültürü görüyoruz. Gaming house dediğimiz ortamlarda ya da internet cafelerde bu takımlar bir araya gelip antrenman yapıyorlar. Turnuvalarda olası eşleşmeleri hesaplayıp, karşılarına gelebilecek rakiplerin kullanacakları ekipman ya da karakterlere göre strateji belirliyorlar, oyun içi taktiklerini çalışıp pratiğe döküyorlar. Farklı haritalarda ya da oyun modlarında antrenman yapıyorlar.
Farklı olarak, artık yüzyüze gelip fiziksel olarak buluşmalarına gerek yok. Bütün bunları online olarak da yapabiliyorlar. Bunun da sonucu olarak turnuva, turnuvalara hazırlanmak için disiplin içinde çalışma, antrenman kültürü ve sonuç olarak da eSpor çığ gibi büyüyerek milyonlarca oyuncuyu içine alan bir kitle hareketi haline dönüştü.
eSpor ile ilgili yanlış bilinen gerçekleri de düzeltmekte fayda var. eSpor, Futbol, Basketbol gibi sporlardan temel olarak ayrıldığı bir nokta var. eSpor dijital oyunlar ile disiplinli ve organize şekilde yarışma kültürüne verilen isim ama herhangi bir oyun ya da oyunları yok. Kısacası eSpor yapılabilen oyun listesi diğer bir şey söz konusu değil. Global olarak popüler olan oyunlar olduğu gibi bölgesel ve hatta ülke bazında da ciddi farklılıklar göstermekte.
Örneğin, DOTA ve League of Legends gibi oyunlar dünyada birçok ülkede eSpor olarak ilgi görürken; Kore, Tayvan gibi ülkelerde bir yarış oyunu olan Cart Rider en popüler eSpor oyunları içinde. Türkiye’de ise Wolfteam yine milyonlarca oyuncunun takip ettiği ve turnuvalarında büyük ödüller dağıtan bir oyun konumunda.
eSpor’u sadece hardcore oyuncuların ilgilendiği bir branş olarak da görmemek lazım. Özellikle mobil oyunların hayatımıza yoğunlukla girmesi ile birlikte dijital oyunlar her yaştan ve demografik özellikten çok büyük kitlelere ulaşmış durumda. Tüm dünyada Modoo Marble ve Clash Royale mobil eSpor oyunu olarak kabul görüyor. Düzenli turnuvaları ve ödülleri ile dikkat çekiyor. Modoo Marble, Türkiye’de Paramanya ismi ile yayınlanıyor ve Türkiye’nin 1 numaralı mobil eSpor oyunu konumunda.
Bütün bu gerçekler dikkate alındığında Türkiye’de halen birçok markanın dijital oyun gerçeğini fark etmemiş olmasını anlamak pek mümkün değil. Tabii ki Turkcell, Coca-Cola, Nestle, Unilever ve Ülker gibi markalar dijital oyun dünyasını anlıyor ve hatta eSpor’a yatırım yapıyorlar. Tahminimce 2017’de birçok markanın yöneticileri bu dünyayı çok daha iyi anlayacak ve oyun dünyası ile işbirliği yollarını arayacaklar.
